Türkiye’nin köklü üniversitelerinden olan Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), 70 bine yaklaşan öğrenci sayısı ve 2 bin 700 akademisyeniyle hem Bursa’ya hem de Türkiye’ye akademik anlamda önemli kazanımlar sağlıyor. Üniversitelerin bulundukları şehrin ortak aklını temsil ettiğini söyleyen BUÜ Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz, kentle bütünleşmiş bir üniversite olmayı hedeflediklerini ifade etti.
Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saim Kılavuz, EKOHABER Gazetesi’ne yaptığı ziyarette Üniversitenin projeleri, hedefleri ve mevcut projeleri hakkında açıklamalarda bulundu. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Semih Aydın’a konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, önemli projelere imza attıklarını söyledi. Göreve başladıklarında iki sloganlarının olduğuna değinen Prof. Dr. Kılavuz, BUÜ’yü öğrenci dostu ve kentiyle bütünleşmiş bir üniversite haline getirmeyi istediklerini belirtti.
“Üniversiteler şehrin ortak aklıdır”
“Üniversiteler bulundukları şehrin ortak aklını temsil eder” diyen Prof. Dr. Kılavuz, “Bursa, Türkiye’nin nüfus olarak dördüncü, ihracatta ise ikinci büyük şehri. Şehrimizde, sanayide önemli hizmetler ifa eden kuruluşlarımız var. Biz de üniversite olarak kent dinamikleriyle, merkezi ve yerel yönetimlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, ticaret ve sanayi odalarıyla işbirliği içerisinde olarak, şehrimize katkı sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Üniversitelerin üç temel görevi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kılavuz, bunları şöyle sıraladı:
“Bu görevlerden birincisi eğitim – öğretimdir. Öğrenci yetiştirme noktasında bunu bütün üniversiteler yapıyor. İkinci görev ise, araştırma ve geliştirme faaliyetleridir. Son olarak da, üniversiteler, hem insan kaynağı olarak yetiştirdiği öğrencileri hem de Ar-Ge faaliyetleriyle elde etmiş oldukları birikimi toplumla paylaşmalıdır. Bu anlamda üniversite toplum ve insan içindir. Dolayısıyla BUÜ de, yetiştirdiği öğrenciler ve Ar-Ge çalışmalarıyla, başta Bursa olmak üzere tüm Türkiye’ye hizmet ediyor ve toplumumuzun ortak aklını temsil ediyor.”
Türkiye’nin ve Bursa’nın uzun yıllardır üzerinde durduğu konulardan biri olan üniversite – sanayi işbirliği hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kılavuz, “Üniversite – sanayi işbirliği bir kültür değişimini gerektiriyor. Bu kültür değişimi 10 – 15 yıldır Türkiye’de yavaş yavaş yaşanıyor. Üniversitelerin, ürettiklerini patentleştirebilmek ve bunları da ticarileştirebilmek, yani topluma faydalı olabilmek için sanayiye ihtiyacı var. Sanayi kuruluşlarının da pratikte elde ettiği kazanımları bir üst seviyeye çıkarmak adına inovasyon ve yenilikçilik alanında üniversiteye ihtiyacı var. Son yıllarda üniversite ve sanayi bu ihtiyaçları görerek, birbirlerine yaklaşmaya başladı” dedi.
“Bursa sanayisiyle öne çıkan bir şehir”
Prof. Dr. Saim Kılavuz sözlerini şöyle sürdürdü: “Bursa için tarih, turizm, kaplıca, tarım şehri diyebiliriz hatta bunlara birçok şey daha ilave edebiliriz. Ancak bugün itibariyle Bursa, sanayisiyle bir adım daha önce çıkan bir şehir. Bu anlamda Bursa sanayisine yön gösterecek ve ivme kazandıracak bir üniversiteyi, sanayicimizle buluşturmamız gerekiyordu. Bunun için Üniversite-Sanayi İşbirliği Geliştirme Merkezi (ÜSİGEM) ve Kamu-Üniversite-Sanayi-İşbirliği Platformlarında aktif olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışma gruplarımızda Bursa’nın değerli sanayicileri var ve işbirliklerimiz meyvelerini vermeye başladı.”
BUÜ’nün üniversite – sanayi işbirliği konusundaki gelecek dönem hedeflerine de değinen Prof. Dr. Kılavuz, “Bana göre Türkiye’yi şaha kaldıracak projelerden biri olan 2244 Sanayi Doktor Programı’nda 77 kontenjan ve 19 projeyle önemli bir atılım sergiledik. Teknokentimizde doluluk oranını yüzde 110’e yaklaştı. Bu noktada sanayinin en önemli paydaşlarından olan BTSO ile bir prestij projesi üzerine görüşüyoruz. Eğer finansman bulunursa, oradaki mevcut 440 dönüm arazimizde, sosyal tesisler ve oteli de dahil olmak üzere, TEKOSAB’ın Ar-Ge merkezini kurmak istiyoruz” diye konuştu.
“Üniversite – sanayi işbirliği konusunda, bize ihtiyacı olan bütün sanayicilerimizle bir araya geliyoruz” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Kılavuz, “Burada dert ve dertlenen iki taraf var. Biz iletişim becerimizi kullanmak suretiyle bir bu iki tarafı bir araya getirmenin ortamını oluşturuyoruz. Bir yıllık süreçte önemli bir mesafe kat ettik. Bunu Bursa kamuoyu da görüyor. Gelecek dönemde bu işbirlikleri daha da ivme kazanacak” şeklinde konuştu.
BUÜ’nün meslek eğitimi hassasiyeti
Sanayinin daha da gelişmesi için meslek liselerine verilen önemin artırılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kılavuz, “Meslek liseleri, bir dönemde, yanlış bir algıyla, Türkiye ekonomisini zaafa uğratacak bir girişimle yanlış değerlendirildi. Şu an itibariyle tabloya baktığımızda öğrenciler ve aileler meslek liselerini son tercih olarak görüyor. Bunun yanlışlığını sanayiciler o dönemde söyledi. Eğitim pragmatist bir bakış açısıyla ihtiyaçlar ve gereklilikler dikkat alınarak değerlendirilmelidir. Son yıllarda bu yanlıştan dönülerek, meslek liselerindeki olumsuz algı yıkılmaya çalışılıyor. Bunun için Bakanlığın, üniversitelerin, öğretmenlerin ve diğer paydaşların meslek eğitimini teşvik etmesi gerekiyor” dedi.
Meslek eğitiminin bir diğer ayağının Meslek Yüksek Okulları olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kılavuz, “Her yere MYO açmak yerine, o ilçeyi geliştirebilecek alanlara odaklanılması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin otomotivi Bursa’da üretilecek. Biz henüz fabrika kurulmadan Elektrikli ve Hibrid Araçlar Bölümü’nü açtık. Önümüzdeki yıl bu bölümün bir benzerini Gemlik Asım Kocabıyık MYO’da da kuracağız. Böylelikle elektrikli otomobilimiz piyasaya çıktığında, bunların teknik servisinden tutun da her türlü donanımları konusunda bilgi sahibi olan, bu otomobillerini tamirini yapacak, servis hizmetlerini yürütecek personeli yetiştirmiş olacağız” diye konuştu.
Üniversite olarak MYO’larda mesleki eğitime önem verdiklerinin altını çizen Prof. Dr. Kılavuz, “Mesleki eğitim bence çok önemli. Gelecek dönemde de Türkiye’nin ihtiyaçlarını ve önceliklerini göz önüne alarak, buna göre planlama yapmamız gerekiyor. Bu anlamda, İnegöl’deki mobilya bölümümüzü tekrardan canlandırdık. Piyasadan 1 milyon TL’lik kütüphane donanımı ve malzemesi almak yerine, tüm mobilyalarımızı bu okulumuzdan temin ediyoruz. Hem yüzde 30’a yakın tasarruf ediyor, hem de öğrencilerimizin yetişmesine katkıda bulunuyoruz” şeklinde konuştu.
Röportajın Videosu için tıklayınız.