Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Ece Tamer, yürütücülüğünü üstlendiği proje ile kombucha içeceği üretiminde oluşan biyoteknolojik bir atık olan bakteriyel selülozun gıda sanayiinde ve biyonanokompozit ambalaj malzemesi üretiminde değerlendirilme imkânını araştıracak.
Bursa Uludağ Üniversitesi, son 4 yıldır 11. Kalkınma Hamlesi içerisinde yer bulan 8 stratejik alanda proje odaklı çalışmalar yürütmeye devam ediyor. Bu kapsamda YÖK Araştırma Üniversiteleri Destek Programı Projesi çağrı alanlarından biri olan “Gıda Biyoteknolojisi” ile “Akıllı ve Yenilikçi Malzeme” alanlarına yönelik olarak çalışmalar yürüten Gıda Mühendisliği Bölümü akademisyenlerden Prof. Dr. Canan Ece Tamer yürütücülüğünde hazırlanan “Biyoteknolojik Atık Olarak Kombucha Bakteriyel Selülozunun (SCOBY) Gıda Sanayiinde ve Biyonanokompozit Ambalaj Malzemesi Üretiminde Değerlendirme Olanaklarının Araştırılması” projesi desteklenmeye hak kazandı.
TEMEL HEDEF: ATIKLARIN KATMA DEĞERE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
Çalışma hakkında bilgi veren Prof. Dr. Canan Ece Tamer, yaklaşık 2 yıl sürmesi hedeflenen projede sıfır atık yaklaşımından hareketle, kullanılmayan atıkların katma değerli ürünlere dönüştürülmesi, çevre kirliliğinin azaltılması ve ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanmasını hedeflediklerinin altını çizdi. 11. Kalkınma Planının hedefleri ile uyumlu olarak, biyokütle ve atıkların verimli kullanılarak kimyasal üretim sürecinde alternatif girdi olarak değerlendirileceğini vurgulayan Prof. Dr. Tamer; “Bu doğrultuda gıda endüstrisi atığı olan kavun kabuğu ve ticari değeri düşük olan elek altı siyah ve yeşil çay kullanılarak üretilen kombucha içeceğinin atığı olan bakteriyel selülozun (SCOBY) farklı prosesler ile işlenerek ekonomiye geri kazandırılması için; verimi, bileşimi, yapısal ve tekno-fonksiyonel özelliklerinin belirlenmesi, enerji verimliliği yüksek kurutma teknolojileri ile uzun raf ömürlü kurutulmuş ürüne işlenmesi, özel tüketim amaçlı gıdalar için ingredient olarak değerlendirilmesi ve yenilikçi biyonanokompozit ambalaja işlenebilirliğini araştıracağız” diye konuştu.
Bu yaklaşımın ucuz ve yaygın olarak temin edilebilir başlangıç malzemeleri kullanılarak sürdürülebilir, doğal ve uygun maliyetli bir nano-dolgu geliştirmeye katkıda bulunacağına dikkati çeken Tamer; “Selüloz esaslı dolguların hazırlanması ve kullanılması planlanan nanokompozit filmlerin bir taraftan biyobozunur karakterinin arttırılması için diğer taraftan da bir atığın değerlendirilerek sürdürülebilir bir üretim sürecinin desteklenmesi açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.